Şenlikli

Cumartesi günü, akşamüzerine doğru kendimizi yolda bulduk, şehre girer girmez soluğu amcamızın yanında aldık. Akın Amca'nın evi fevkalade bir yerde. Mesela yatak odasından, tertemiz çarşaflar serip bize hazırladığı yataktan büyüleyici kuleye bakarak uyuyakalıyorum, saat 3 suları, Oğuz çoktan yorgunluğa yenilip uyuyakalmış, ben Akın Amca ile doyumsuz bir sohbeti ardımda bırakmışım ...  


Gözümü açtığımda ilk gördüğüm. Akşam nerede bırakmışsam, sabah da orada, yerli yerinde, etrafında kırlangıç sürüleri heyecanlı, çığlık çığlığa, soluk soluğa. Saat 9 suları usulca evden çıktık, Galata'yı ardımızda bıraktık, Yonca ve Harun'la kahvaltıya koştuk, kahvaltı müthişti, zaman kısıtlı, konuşacak çok şey var, soluk almadan konuştuk, soluk almadan güldük, derin bir nefes alarak ayrıldık.

Amcanın diğer balkonundan baktığımızda gördüğüm...  Ev tanıtımı gibi oldu bu biraz, gel ben sana biraz amcamızdan bahsedeyim ne dersin?

Canım Akın Amca, o öyle güzel anlatır ki hikayelerini, onun karşısında "dinlemek" en güzel eylemlerden biri, yanında öyle rahatım, kendimi ifade ederken o kadar özgürüm ki, o beni tanımaya o kadar meraklı ki, araya mesafelerin girdiği görüşmelerimize rağmen, araya hiç zaman girmemiş gibiyiz, iyi ki de biz böyleyiz.

 Güneşli ve kalabalık, bina yığını İstanbul'u bu şekilde geride bıraktık. 

İstanbul'da sıcaktan bunalmışken, Edirne yağmurlu ve serin, sessiz ve ıssız, bomboş. İşte tam da istediğimiz gibi.

Not: Cumartesi akşamı Galata Kulesinin hemen altında Caz Festivali kapsamında Tünel Şenliği vardı, kalabalığın arasından eve zor ulaştık, eğer bu kadar özlem dolu ve yorgun olmasaydık, konserlerin tadını çıkarmaya hazırdık, bir ara uzaktan, maçları beleş izleyen seyirciler gibiydik, ama benzer mi hiç aşağıdaki havaya, bu senekini mecburen es geçtik...

Yorum Gönder

 

Copyright © Kültür Sanat Blog | Powered by Blogger | Template by 54BLOGGER | Fixed by Free Blogger Templates