Muazzam sesli çatal kuyruk
Bu fotografı çekeli yıllar olmuş. En büyük merakımızdı o zamanlar, her yıl evimizin kuytu köşesine gelip etrafımızı şenlendiren kırlangıçlar, acaba geçen yıl göç edip giden kırlangıçlar mıdır? Hani canlarını sıkmayacağını bilsek yakalayıp o minik ayaklarına boncuk takıp merakımızı gidereceğiz, o derece. Hepsi birbirinin aynısı tıpkısı olunca iş zorlaşıyor, tanıyamıyoruz. Kırlangıçlar ne zaman gelse bizim için bahar da o zaman gelirdi. Ne onların gelmelerinden önce, ne ağaçların çiçeklenmesinden... Hayatımızın bahar çanlarıydı onlar. Sesleri muazzam. Bu üzerlerinde durdukları kablo annemlerin dünya ile sesli iletişimini sağlayan bir kablo, hala da durur evin girişinde öyle. Kırlangıçlar çok enteresan kuşlar. Çok zarif, çevik, hızlı. Diğer göç eden kuşlar gibi vücutlarının göç öncesi bakıma girip yağ depolamasına gerek yok, uçarken o ters üçgen gaga açılıyor ve gelsin sinekler böcekler, böylece enerji tamam. O bilindik çatal kuyrukları bir nevi direksiyon. Belki diğer kuşların da kuyrukları direksiyondur da ben sadece kırlangıçlarınkini bildiğim için burada onlara özgüymüş gibi anlatıyorumdur, emin değilim, bu konuyu bilse bilse Atze bilir, ona da bir sormak gerek. Wikipedia da hayatımıza bir yere kadar gelip yerleşsin, insani iletişime devam, konu dağıldı, diyeceğim o ki, iki gün önce bu yılın ilk kırlangıcını gördüm, şen şakrak seyrediyordu gökyüzünde. Ha bak şimdi anımsadım, evimizin girişine yuva yapan kırlangıçlarımız bazı seneler bir bazı seneler iki kez yumurtlardı, bu yumurtadan çıkan tüysüz şeyler artık nasıl oluyorsa tuvalet eğitimini ilk günden alırlar, güzelce arkalarını dönüp tuvaletlerini yuvanın dışına ama bizim merdivenlerimize yaparlar, bizim de yavrulara dair ilk gördüğümüz tüysüz popoları olurdu, sonra işte zamanla tüylenir pırıl pırıl parlarlar ve ilk uçma denemelerini bizim evin merdiveninde yaparlardı, elimi uzatsam sanki alçak bir ağaçtan elma toplayabilecek kadar yakın, durur izlerdim. Bahsetmeden geçemeyeceğim diğer konu bahçemizdeki kediyi gören annenin ya da babanın yavrulara "saklanın!" emrini verdiği andaki feryadı olurdu. Mesela biz mutfakta öğle yemeği yiyoruz ailecek, o feryat mı duyuldu, "çello kalk da kediyi kovala" uyarısını beklemeden kalkar kırlangıçlarımıza saldırıda bulunmaya niyetlenen düşman kedileri bahçemizden kışkışlardım. Kedi gidince ses normale döner, kaşıklar çatallar masada ahenge kaldığı yerden devam ederdi. Kırlangıçlı yaşam güzeldi. Geriye iyi ki çekmişim dediğim bu fotoğraf kaldı. Anılarım ve onların bana duyumsattıkları elbette hep benle...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Yorum Gönder