Oğuz yeri geldikçe nesnelerle aramda geliştirdiğim manevi bağlantılara sataşır durur. Misal evimizde bir tane masaüstü bilgisayarımız var, işte ben onu hiç sevmem. Klavyesi ve ekranı aynı kalıp yerine makinesi değişse belki ona ısınırım, şimdiden bilemem.
Yeni insanlara çok çabuk ısındığımı kabul ederim ama kolay kolay sahiplenmem, Cumartesi akşamı Sezen geldi, mutfakta laflıyoruz. Sen çok az şey paylaşıyorsun deyiverdi, kaldım. Haklı olmasına haklı ama, belki onun çok hareketli yaşamının yanında benimkilerin çok sönük ve rutin kalmasından, ya da bilemiyorum...
Geçen hafta sonu annemle buluşup evlerimize yolluk aldık, istanbul'daki evimiz taş çatlasın 75 m2 iken şimdi yaklaşık 140 m2 lik bir alana sığmaya çalışıyoruz. Halı ve yolluklar da annemden bana gelen biraz modası geçmiş ve şimdilik idare etsin dediğimiz şeylerdi. Yolluklar bu hafta sonu geldi, yatakodasından salona uzanan 6 metre uzunluğundaki koridora ve girişe bir örnek uzun tüylü shaggy halılarımızı serdik, bizim için çok güzel oldu ama Pirinç için değil. Pirinç Hanım beğenmedi. 6 metrelik koridoru halıdan geriye kalan 3 parmaklık alanda yürüyerek katediyor, diyelim canı giriş kapısının önüne gitmek istedi, işte L ler Z ler çizerek boş bulduğu alanlardan ulaşıyor, bir yer var, mutlaka ayağını basması lazım, oraya da sanki suya basar gibi sıçraya sıçraya basıp geçiyor. Oğuz elbette anasının kızı diyerek gülümsedi. Değişiklikler hemen alıp üzerimize geçirip gezineceğimiz kıyafetler değil bizim için, bundan artık ziyadesiyle eminiz.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Yorum Gönder