DÜŞÜNEN BALIK

DÜŞÜNEN BALIK

“Balıkla İlgili Şöyle Bir Geliveren Sözler”

Balıkçı
Balık denilince balık dışında akla ilk gelen “çok kolay” veya “iyi fırsat” ya da “şans” oluyor. Pilardo :) oynarken karşı taraf sota kalınca “aldın bakalım balığı” ya da tuşlayan top gidip sayı olursa “bal”dan türetilmiş “balık” tabiri kullanılır. Tavlada düşeş atınca, ikramiye vurunca, az emekle çok menfaat elde edilince de kullanılan bir tabir. Hayatta varsın balık olmasın, hak ediyorsam olsun diyerek bunu geçelim.

“Balık baştan kokar” derler. Özellikle başarısızlığın veya kabahatin sorumluluğunu en baştaki şahsa yönelterek cürmün tetikçilerine hafifletici sebep olur bu söz. Tuhaf ama itaatçi bir zihniyetin insanları sorumsuz ve yetkisiz gibi gösterme çabası gibi gelir bana nedense. Baş her zaman pay sahibidir ama esas suçlu olmayabilir de! Yargısız infaz etmemek gerek. Belki de bir başka büyükbaş, onun altındakinin esas başıdır, bilemezsiniz.

“Birisine balık vereceğine balık tutmayı öğret” diye de bir öğüt vardır. İyi balık tutmayı öğrenemedik ama şükür balığın iyisinden anlayacak kadar da gözlem sahibiyiz. Öyle buzhane balığını falan gözünden anlarız evelAllah.
Büyük balık küçük balığı yer. O da doğru bir söz . Ekonomik hayatta çok görüyorsunuz. Parası olan parasına para katıyor bir şekilde. Ama  helalinden kazanılan ve infak edilen üç beş kuruşun çok büyük meblağlardan daha kıymetli ve bereketli olduğunu da tecrübe ettik. Neyse ki ekonomik manada bizi yiyecek büyük balık yok. Biri bizi yemeye kalksa dişinin kovuğunu dolduramayız herhal. :)
“Battı balık yan gider” mi yoksa “yattı balık yan gider” mi bilmiyorum ama kavram kargaşasına uğramış bu deyim çok sevdiklerim arasındadır. “Yahu kardeş bir halt ettik, dönüşü de yok, boşveeer battı balık yan gider” derken insanın içini rahatlatır ve neredeyse kötü giden bu durumdan haz almaya başlarsınız. Galiba bizim hayattan zevk alma güdümüzün kültürümüze işlemiş örnek bir göstergesi olsa gerek.
Bir de ümitsiz vakalarda biraz da alayla söylediğimiz “balık kavağa çıkınca” deyimi vardır ki yukarıdakinin tam tersi; hedefsizlik, umutsuzluk ve hüzün aşılar söylenen kişiye. İyi bir hedefin gerçekleşeceğine olan inançsızlığı ve vazgeçmişliği körükleyen bu sözü pek sevmiyorum.
Ama bakın bu söz güzel: “İyilik yap denize at, balık bilmezse HalÎk bilir”. Her şeyi karşılıkla yapmaya alışmış bahtsız insanlara örnek olası bir atasözü. Keşke bilip anlayabilseler. Yeri gelmişken bir de Mevlana’nın sözü var: “Balığa denizden başkası azaptır” der ki özgürlüğe ve sevdiği her ne ise ona hasret insanların kalbine inen bir güzel cümledir. Bu sözü duyduğumda sebepli ya da sebepsiz de olsa denizden çıkarılmış bir balık gibi hissederim kendimi.
“Denizdeki balığa tava kurulmaz” yine hoş atasözlerimizden biri. “Dereyi görmeden paçaları sıvamak” sözünün ıslak versiyonudur. Bir de “balık hafızası” var ki işte topluma, olaylara ve hatta davasına duyarsız insanoğlunun hafızasının ondan pek de farkı olmadığını hep görüyoruz. Balığa arkadaş diye rakıyı seçenler de var ki onu akşamcılara soracaksınız. Çok överler.  Bana sorarsanız en iyi arkadaşı roka bir de herkesin amcaoğlu domates derim.
Bunların yanında beğendiğim güncel, modern bir söz var ortalıkta dolaşan “Erkeklerle balıklar birbirine benzer, ikisi de ağzını açtığında başı belaya girer.” Hakikaten öyle ya!.. İlginç! Neyse!  Ama ağzını açıp hoş konuşanlar da var. Bunlardan biri Halikarnas Balıkçısı ki hayatındaki türlü travmalardan sonra döndüğü Bodrum’da, balık tutarken ilhamın nasıl geldiğine örnek olası bir yazarımızdır.
Sona bunu bıraktım ki bu yazı nereden çıktı biline diye! “Kaçan balık büyük olur” diye de bir atasözü vardır. Hangi atamız söylemiş bilmem ama çok doğru söylemiş. Bu yazıyı yazmayı aklıma getiren bugünkü balık sevdam da ispat eder ki eve getirebildiğim ve bana yakalandıkları için denizin en şaşkın balıkları ödülünü verdiğim on dört balığın dışında son anda oltanın ucundan kaçanlar hep kocamandı. :) Hele bir de kovadan hoplayıp kediye yem olan vardı ki ahan da şöyle bir karıştan uzun bir sardalye idi. Ama tabii ki hayatta kaçırdığımız büyük balıklar çok daha acı verici oluyor. Fakat onları kapan kedileri gördükçe nasip deyip geçmek gerek, yoksa sızım sızım içi sızlamak değil. Bir çok çeşit balığın peşinde koşarken zaman denilen büyük balığı kaçırmamak gerek asıl! Anladın mı Osman Raif? Düşünen Balık!

Yorum Gönder

 

Copyright © Kültür Sanat Blog | Powered by Blogger | Template by 54BLOGGER | Fixed by Free Blogger Templates