Pirinç ayakucuma kıvrıldı, dışarıda kasvetli bir hava var. Biraz sis, çokça karanlık. Keyifli bir kahvaltının ardından Oğuz'u işe geçirdim. Kahvaltıdan önce nevresimlerimizi değiştirmiştim, belki birazdan şu rahatımı bozup çamaşır makinesini çalıştırmak için kalkarım. Kalkmışken kendime kahve de alırım, rahatımı bozduğuma değsin. Bugün o derece tembelim.
Sabah uyandıktan sonra, yataktan kalkmadan ve kahvaltıyı hazırlamak için mutfağa yollanmadan hemen önce kitabı son kez elime aldım. Son 10 sayfası kalmıştı da okumadığım, güne onu bitirerek başladım. Oğuz da uyanmak üzereydi hem, günaydınlaşıyorduk bir yandan. Farkındaysan kitap hakkında yazasım yok. Oysa Puslu Kıtalar Atlası'nı ne çok sevmiştim. Yok bunu sevmediğim anlaşılmasın. En az o kitap kadar üzerimde etki bırakmasını dilemekle hata etmiş olabilirim. Üretmek zahmetli, yazmak yetenek işi. Yazarak anlatmak çıplak ayakla keskin kırık camların üzerinde yürümek gibi. Her daim aynı vurucu tadı bulamayabilir insan. Aynı leziz çekiciliğe kapılamayabilir her yaprak. Rüzgar harflerle köşe kapmaca oynamayabilir. Demek istediğim her yazar her daim aynı güzellikte yazamayabilir.
Birazdan birkaç bölüm Nip Tuck izleyip sonra kahvemi de alıp harika bir kitaba başlama niyetindeyim. Marcel Proust bana üniversite yıllarında Özlem'den hatıra. Elimdeki kitap da onun zaten. İlk sayfasında
"2 Temmuz 99' Beyazıd - Fatoş'la" notu var, kurşun kalemle yazılmış. Sonra kitap bana gelmiş, ben de şöyle bir not düşmüşüm; "14 Ağustos 2000 - Dolunayın doğuşu - Beşiktaş" Okulumuz Beyazıt'da. Beşiktaş o zamanlar kaçış yerimiz. Sahildeki çay ocağında alçak masalarda kitap okuyup, dalıp gittiğimiz yıllar. Vakit bol. Okumak için, aylaklık yapmak için, düşünmek, dinlemek, aşık olmak için. Her yeni insana emek harcayabilir, her acının üstesinden pekala gelebiliriz... Son otobüsle Beşiktaş'tan Beyazıd'a dönerdim. Çemberlitaş Kız öğrenci yurdunun kapıları isteksizce açılırdı. Kocaman göbekli, esmer adam kapıdan girenlere bakardı ve tanırdı. Kimlik göstermeden kalabalığın arasına karışırdım.
Kayıp Zamanın İzinde serisine başlamış sadece üç kitabını okuyabilmiştim. Şimdi eksik olan parçaları da tamamlamak için yine baştan okumaya niyetliyim. Proust'u otuzlu yaşlarda okumanın nasıl bir şey olduğunu çok merak ediyorum.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Yorum Gönder