Dün akşam çalıştığım işyerinin mağazalarından birinde sayıma katılmak zorunda kaldım, mağaza Uzunköprü'de. Sabah 4 gibi eve girdim, Oğuz uyuyamamış, salonda beni bekliyor, duşumu aldım, Oğuz'un hazırladığı zencefilli limon çayını içip yattım.
Sabah 5 sularında uyuyunca öğlen 13 gibi güne başladım, her bir yanım ayrı ayrı ağrı sinyalleri gönderiyor, kahvaltıyı dışarıda yapalım mı? Yapalım. Yeşil Sera'dayız.
Kahvaltı, gazete, kahve faslı uzun bir gemi yolculuğu gibi, bitmesin, biz o masada hep kahvaltıyla yaşamı geçirelim, hayat böyle sürüp gitsin, ne bir kedi, ne de bir köpek hiç ölmesin...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Yorum Gönder