Sabah saat tam 06.10'da evden çıktık, bize 5 km uzaklıktaki Sarayiçi'ne Hıdrellez Şenliklerine gidiyoruz, gözlerden uyku akıyor. Zar zor sıcak yatağımızdan çıktık, hava çok soğuk, yağmur da cabası. Ben içten içe boşuna gidiyoruz, bu yağmurda kimse yoktur nehrin yanında diyorum ama yanılıyorum.
İstanbul'dan ve Bursa'dan misafirler var, şenliklere gelip yerinde görmek istemişler, hoş gelmişler gelmesine de fotoğraf makineleri muhteşem, benim emektar olympusum çok sönük kaldı yanlarında, hava kapalı ışık yetersiz, net fotoğraflar almak çok zor. İçlerinden seçebildiğim, en net fotoğraflar bunlar ama dilerim bu kutlu günün havasını yine de yansıtmayı başarırlar...
Bu ellerdeki dallar eve dönüşte henüz yatağından kalkmamış komşuların kapılarına asılacak, sen bolluk bereket getirsin diyerek yataktan çıkıp günü kutlamazsan ben de seni bu yeşil dallarla ele güne rezil ederim.
Bu fotoğrafı sabahın 06.30 sularında çektiğime ben de inanamıyorum.
Neşe, coşku, heyecan, neşe, hep neşe...
İşte burada düzenlenen şenliklerde insanlar nehirde yüzlerini yıkayarak yazın gelişini arınarak kutluyorlar. Ayrıca kağıtlara dilekler yazılıp suya atılıyor.
Tunca Nehri
Sabah gördüğümüz arabaların sileceklerinde, motorsikletlerin aynalarında, evlerin kapılarında hep yeşil dallar vardı. Sabahın şenliğini biz de annemlerin ve Sezen'in kapısına dallar asarak bitirdik. Anneminki çiçekliydi hem de... :)
Yorum Gönder