Ali Bey ile bir süredir buradan yazışıyoruz. Yorumlardaki yazışmaları takip etmeyen varsa -ki vardır- diye birkaç ufak bilgiler vermek istiyorum, Kendisi 62 yaşında delikanlı emekli öğretmen. Ali Bey'in anlattıklarından eşi Güler Hanım'a aşk dolu baktığını biliyorum. Yorumlardan birinde aynen şöyle demişti, "İki ayrı insan aynı evin içinde tek insana dönüşüyor. karşındaki kişi senin bir organın haline geliyor. ne düşündüğünü, nasıl düşüneceğini gözün kapalı iken dahi biliyorsun"
Ali Bey'in yorumlara bıraktığı mesajlar birer mektup niteliğinde, çok ince, çok duyarlı, çok hassas. Geçenlerde kendisine "Neden siz de günlük tutmuyorsunuz?" diye sordum. Çünkü sandalye fotoğrafımı gördükten sonra kendisini Balıkesir'de bekleyen sandalyelerden bahsetmişti, bahsederken ben de içten içe Ali Bey yazmalı ve biz de okumalıyız demiştim. Verdiği yanıta bakar mısın?
"Sevgili Çello çalan kedi; günlük tutmak ciddi bir iş. Hele sizin gibi çok okuyan ve okumayı adeta hayatının baş köşesine yerleştirmiş gençleri görünce onlara karşı mahçup olurum diye düşünüyorum.Sizleri okurken arada bir yazmak da bana günce tutmak gibi geliyor.Sevgi ve saygıyla esen kalın... "
Son yazımda zamanı yakalayamama ve yetişememe hallerimden dert yanmıştım, Ebruli de benzer durumda olduğunu ifade etmişti. Ali Bey bu yazı üzerine oturmuş ve aşağıdaki yazıyı kaleme almış, bu yazının yorumlar kısmında kaybolup gitmesine gönlüm razı olmuyor, istiyorum ki şöyle baş köşede yerini alsın, benim gördüğümü sen de gör, oku, duyumsa.
Çello çalan kedi,ebruli günce ;neler oluyor size...bir telaş içindesiniz.Zamanı kaybettik,boşuna harcadık gibilerinden.Size bir şey söyleyeyim.Bu dünyada sahip olduğunuz herşeyi harcamaktan çekinmeyin,ama her şeyi..........hatta zamanı da.Harcanmayan hiç bir şeyin değeri yoktur.Öbür tarafa tek bir akçe,tek bir saniye götüremeyeceksiniz.İki yıldır bilgisayar kullanıyorumRuh ikizim olarak saydığım 1966-68 yıllarında Eğitim enstitüsünde(şimdiki eğitim fakültesi) sıra arkadaşımı internetten sürekli aradım.Geçen gün,memleketinde yayınlanan yerel bir gazetede ölüm ilanı okudum.Merhum emekli öğretmen.....'in babası falanca kişi hakkın rahmetine kavuşmuştur........Oysa ben bu yaz onun memleketine gidip,onon yetiştirdiği vişne ve kiraz bağaçlarının altında eski günleri yadetmeyi planlıyordum.Kardeşlerine ulaştım.1996 yılında Zeki Mürenle aynı günde öldüğünü söylediler.Şimdi yaşadığım her saati ,dakikayı arkadaşımdan çalmışım gibi hissediyorum.Çünkü o dünyanın öbür ucunda da olsa,ondan hiç bir haber almasam da,benimle aynı duyguları duyuyor,beni anlıyor,ihtiyacım olduğunda yanı başımda bitiverecekmiş gibi hissediyordum.O arakadaş da kimbilir neleri erteledi,iteyip de imkanı olduğu halde kimbilir nelerden vazgeçti.Bakın ben ondan 14 senedir fazla yaşıyorum.Kimbilir daha kaç yıl fazla yaşayacağım.Bu yüzden derim ki gençler,saatlerin,dakikaların hesabını tutmayın.Onlar size aittir.güle güle,tadını çıkara çıkara kullanın.Geçmişe dönüp,KEŞKE diyecek bir şey bırakmayın...... Bolca dağınık,savruk ve de mutlugünler ,saatler ,dakikalar yaşamanız dileğiyle........
Ali Bey size nasıl teşekkür etsem azdır, söylediğiniz şey üzerine düşüneceğim ve zamanı harcamaktan korkmamaya çalışacağım, hemen uygulama geçme konusunda söz vermiyorum bak, bilirsiniz bu tür şeyler damıtılma ihtiyacı hisseder ve kişinin onu bir miktar zihninde dolaştırması, onunla yolculuklar yapması ve onu yabancı hissetmemesi gerekir, salık verdiğiniz şey günün birinde benden bir şey olur umarım.
Mektup yazan, beton zemini kova kova sular ile serinleten, geçmiş zaman fotoğraflarını düzenleyen, Güler Hanım'a meyveler hazırlayan, çiçekler toplayan ellerinize sağlık.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)





Yorum Gönder